Eski Said Dönemi (Küçük Risaleler)
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- Yorumlar (0)
- Tavsiye Et
- Resimler
-
Eski Said Dönemi (Küçük Risaleler)
Sert Kapak
Şamua Sarı 50gr
924 Sayfa
16.5x24
ISBN: 978-625-7091-20-6Basım Tarihi: Ağustos 2025
Eseri yayına hazırlayan Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ'den eserin neşriyle ilgili önemli açıklamalar:
Öncelikle şu bilinmelidir ki, bu eserler ilk defa Tahkikli ve Haşiyeli olarak neşredilmektedir. Bazı hususları hem bilginize sunmak ve hem de bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz.
Evvela: Kitabın tertibi, genellikle te’lif tarihlerine göre yapılmıştır.
Saniyen: Üstadımızın sonradan yaptığı tashihlere mümkün mertebe riayet edilmiştir.
Salisen: ESKİ SAİD DÖNEMİ KÜÇÜK RİSÂLELER adını verdiğimiz bu çalışma, hem ilmî, ictimâî ve hem de bazı siyasî meseleleri ihtiva etmekle birlikte, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin son 40 yıllık tarihini de özetlemekte ve tahliller yapmaktadır. BU SEBEPLE OKURKEN ŞU ÜÇ KAYNAĞI YANINIZDA BULUNDURMÂNIZ YAHUT MÜTALAA EYLEMENİZ TAVSİYE OLUNMAKTADIR:
ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ kitabının ilk iki cildi.
RİSÂLE-İ NUR ISTILÂHLARI KAMUSU.
BİLİNMEYEN OSMANLI.
Rabian: Özellikle NUTUK I, NUTUK II ve İKİ MEKTEB-İ MUSİBETNAME gibi eserlerde, bazı konuların başında, daha iyi anlaşılması için Bediüzzaman’ın kasdettiği hadiseler hakkında bilgiler verdik. Ancak parantez içinde ve italik olarak kaydettik ki, Üstadımızın ifadeleri ile karışmasın. Tıpkı her Risale’nin başında tarihçe ve tanıtma maksadıyla verdiğimiz bilgiler gibi.
Hamisen: ESKİ SA’İD DÖNEMİNDEKİ KÜÇÜK RİSALELER’in tamamında geçen KÜRDİSTAN ve SAİD-İ KÜRDÎ ifadeleri şu şekilde anlaşılmalıdır:
Kürdistân, (كردستان): Tarihte coğrafî bir isim olarak kayıtlara geçmiştir. Bu açıdan Kürtlerin yaşadıkları bölgelere verilmiş bir isimdir. Osmanlı Devleti döneminde de aynı tabir kullanılmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti kavim ve ırk esasına değil, din esasına dayanan bir devletti. Bu sebeple Müslüman olmak şartıyla millet farkı, son 20ᅳ30 yıl dışında önem taşımıyordu. Doğudaki bazı bölgelere “Kürdistan Eyaleti” yahut “Bilâd-ı Ekrad” (Kürtlerin yaşadığı beldeler) deniliyor, bu beldelerde yaşayıp yetişmiş devlet veya ilim adamlarına da “Kürdî” lakabı veriliyordu. Hattâ o zâtın tanınması için resmî bir ifade tarzı olarak da kullanılıyordu. Üstâd Bedîüzzaman hayatının ilk dönemlerinde, özellikle İstanbul’da bulunduğu sıralarda Said-i Kürdî ismiyle anılıyordu. Devlet arşivlerinde bu ismin çokça geçtiği görülmektedir. Meselâ T. C. Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde, “Ermeni ve Rusların Hizan Havalisinde Yaptıkları Soykırım” başlığı altında Ermenilerin doğu illerinde yaptıkları zulüm ve soykırım anlatılırken şu ifadeye yer verilir: “Aralarında Bedîüzzaman Said-i Kürdî’nin de bulunduğu Uçum Nahiyesi köylerinin reislerinden teslim olmalarını istemişlerdi..” Cumhuriyetin ilânından sonra Kürdistan kelimesi coğrafî bir bölgenin ismi olmanın ötesinde, siyasî bir anlam taşımaya başladı. Bu gelişme üzerine Bedîüzzaman, bir takım yanlış anlamalara meydan vermemek gayesiyle ismini “Said Nursî” şeklinde değiştirdi. Bununla da yetinmeyip eski eserlerindeki Kürdistan veya Bilad-ı Ekrâd ifadelerini “Vilayât-ı Şarkıyye” şeklinde ifade etti.